Türkiye'de Kültürel Sektörlerin Temel Sorunları
Türkiye’de bugüne kadar kültürel sektörlerle ilgili yapılmış araştırmalar incelendiğinde, bu sektörlerdeki temel sorunların - İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Politikaları ve Yönetimi araştırma merkezi tarafından hazırlanan YEKON* Yaratıcı Ekonomi Çalışmaları Raporu’nda da özetlendiği gibi- şu ana başlıklar altında toplandığı görülüyor: yetkinlik eksikliği, ürün miktarı ve çeşitliliğinin yetersizliği, fiziksel altyapı eksikliği, finansal destek eksikliği, bilinç ve farkındalık eksikliği ve veri eksikliği. Tüm bu başlıkların hem üretim hem de tüketim tarafından ele alınması gereken yanları mevcut. Örneğin; üretimde yetkinlik eksikliği, yaratıcı sektörlerde çalışan bireylerin genellikle üst düzey bir eğitimden geçmemiş olmaları dolayısıyla bu sektörlerde yüksek kalitede ürünler üretilememesi şeklinde kendini gösterirken, tüketimde yetkinlik eksikliği toplumun büyük kesiminin bu ürünlere dair nitelikli-niteliksiz ayrımı yapamaması ve ‘kalite talebi’ oluşmaması anlamına geliyor. Ürün miktarı ve çeşitliliğinin yetersizliği, kültürel sektörlerde üretilen ürünlerin sayıca az ve popüler türlerde yoğunlaşmış olması anlamına gelirken, tüketim tarafında bu ürünlere ve hizmetlere olan talebin düşük ve çoğunlukla sadece popüler türlere yönelik olması demek. Fiziksel altyapı eksikliği, üretim tarafında yaratıcı bireylerin üretim, prova, toplantı yapacakları mekân bulamamaları, tüketim tarafında ise üretilen ürün ve hizmetlerin tüketiciyle buluşacağı konser salonu, sergi alanı gibi alanların yetersizliğine işaret ediyor. Finansal destek eksikliği, üretim yönünden merkezi ve yerel yönetimlerce sanatı üreten bireylere yapım, dağıtım ve tanıtım aşamalarında yeterince maddi kaynak sağlanmaması, tüketim yönünden özellikle özel sanat kurumlarının etkinliklerinde çoğu zaman bilet fiyatlarının yüksekliği dolayısıyla toplumun büyük kesiminin sanata erişememesi şeklinde yorumlanabilir. Üretim aşamasındaki bilinç ve farkındalık eksikliği, sektör içi işleyişe dair her türlü konuda bu sektörlerde çalışanların bilgi eksikliği, tüketim tarafındaki bilinç ve farkındalık eksikliği ise ‘yaratıcılık’ kavramının öneminin, bu sektörlerin şehir ve ülke ekonomisine katkılarının, bu sektörler kapsamında yer alan mesleklerin toplum tarafından yeterince bilinmemesi anlamına geliyor. Veri eksikliği ise, kültürel sektörlere dair doğru tespitler yaparak doğru hedefler koyabilmenin kaynağı olacak istatistiksel bilgilerin yokluğuna ve/veya erişilemezliğine işaret ediyor.
Kültürel sektörlere dair çalışmaların bir kısmı, temel sorunları ortaya koymanın ötesinde somut çözüm önerilerinde de bulunuyorlar. Örneğin, üreticinin fiziksel mekân sıkıntısını karşılamak üzere, kültür ürünlerini yaratan sanatçıların uygun ücretlerle yararlanabilecekleri, bir araya gelip paylaşımlarda bulunabilecekleri, prova alanlarının, eğitim atölyelerinin, toplantı ve sergi salonlarını içeren, dünyada da benzerleri olan yaratıcılık merkezlerinin kurulması başlıca öneriler arasında yer alıyor. Bir başka temel öneri ise, kültürel sektörlere dair tüm bilgilerin ve istatistiklerin kaydedildiği, bu sektörlerde faaliyet gösteren aktörlerin iletişimini kolaylaştıran, bu sektörlere dair bilinç ve farkındalık eksikliğini gidermek üzere kampanyaların düzenlendiği bir web portalının oluşturulması.
Sektör temsilcileri ve akademisyenler öncülüğünde gerçekleştirilen bu çalışmalar, kültürel sektörlerin sorunlarını derli toplu biçimde ortaya koymaları ve sundukları çözüm önerileri dolayısıyla merkezi ve yerel yönetimler için değerli birer kaynak niteliğindeler. Dünyada kültür ve sanatın hem yaşam biçimlerine şekillendirmek hem de ekonomik kalkınma açısından öneminin arttığı çağımızda, Türkiye’de de politika yapıcıların bu sektörlerin sorunlarını daha büyük bir ciddiyetle ele almaları ve yapılan çalışmalarda üretilen çözüm önerilerini uygulamaya koymaları gerekiyor.
* Yaratıcı Endüstriler Konseyi