Sahne Güzel Kostümler İddialı, Şarkıcılık Hak Getire!
Yazın gelmesiyle birlikte İstanbul’un büyük açık hava mekânlarında Türk pop müziği konserleri başladı. Birçoğu tanınmış, ana akım pop şarkıcılarına ait olan konserlere dair haberler de gazetelerde ve televizyonlarda söz konusu şarkıcılar için birer pr/tanıtım malzemesi olarak yer alıyor. Bu haberlerde zaman zaman konserlerin dünya standartlarında büyük şovlar halinde kurgulandığından bahsedilip konser sahibi şarkıcıya övgüler yağdırılıyor. Bu büyük canlı müzik etkinlikleri için kalabalık ekiplerin büyük emekler harcadıkları bir gerçek. Hepsi birer “star” olarak lanse edilen şarkıcıların konserlerinde Türkiye’nin en yetenekli, en tecrübeli müzisyenleri enstrüman çalıyorlar. Sahnelerin dekorları başarılı tasarımcıların elinden çıkıyor. Şarkıcının kostümleri işinin ustası modacılar ve terziler tarafından hazırlanıyor. En eğitimli dansçılar konser sırasında şarkıcıya eşlik ediyorlar. Gelin görün ki tüm bu şaşaanın etrafında kurgulandığı “star”, istisnaları olmakla birlikte çoğu zaman bu etkinliklerde emeği olan müzisyenlerin, dansçıların, tasarımcıların üstün meziyetlerine denk bir şarkıcılık performansı sergileyebilecek yetkinliğe sahip olmuyor.
Pop müzik, yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada her şeyden önce ticari amaçlarla üretiliyor ve icra ediliyor. Bu doğrultuda dünyanın her yerinde basının da desteğiyle starlar yaratılıyor. Fakat Türkiye’dekilerin birçoğundan farklı olarak, özellikle ABD’de ve Avrupa’da star olarak nitelenen şarkıcılar, bu nitelemeyi hak etmelerine yetecek müzikal özelliklere sahipler. Türkiye’de, Lady Gaga, Beyonce gibi dünya starlarının Türkiye şubesi olmaya özenen ve medyadaki tanıtım kampanyalarında bu özentiyi bir ilerleme stratejisi olarak kullanmaya çalışan şarkıcılarla, bu şarkıcılara bu yolu çizen yapımcılar ve basın danışmanlarına söz konusu dünya starlarının canlı sahne performanslarını bir kez daha izlemelerini öneririm. Dünyada star olmayı başarabilmiş hemen hemen bütün şarkıcılar sahnede şarkılarını neredeyse kaydedilmiş albümlerindeki kadar iyi bir performansla söylerler. Sahnede şov yapmak gibi bir iddiaları olanlar ise şarkı söylemenin yanında, müthiş bir kondisyona sahiptirler ve en azından ortalama bir dansçı kadar iyi dans ederler. Çünkü bu performansın gerektirdiği tüm çalışmaları, provaları bıkmadan usanmadan büyük bir disiplinle yerine getirirler. Bizde ise Lady Gaga olmak için sahnede onun giydikleri kadar iddialı kostümleri iki şarkıda bir değiştirerek giymek, Beyonce olmak için sahnede onun gibi adım atıp saçlarını onun gibi savurmak yeterli sanılıyor. Şarkı söylerken sese hakimiyet, entonasyon, ses tellerinin, diyaframın, vücuttaki rezonans boşluklarının doğru kullanımı gibi, iyi bir şarkıcıda olması gereken özellikler ise çoğunda hak getire!
Burada kabahat bu şarkıcılarda ya da onları piyasaya süren yapımcılarda değil. Az emekle ürettiğiniz bir iş alabildiğine çok talep görüyorsa o iş için daha fazla emek vermenin elbette ki bir mantığı olmaz. Bu şarkıcıların büyük şovlarının (!) sergilendiği binlerce kişilik konser alanları hınca hınç doluyorsa onlar da dünya standartlarında başarılı birer sanatçı olduklarına kendileri bile inanırlar. Burada eksiklik, şarkıcıların müzikal yetersizliğini fark edemeyen ya da daha kötüsü fark etse de önemsemeyen tüketicide. Türkiye’de popüler müziğin çıtasını yükseltebilecek tek şey dinleyicilerin var olandan daha iyisini talep etmesi olacaktır.