top of page

Türk Müziğini Amerika'da Yaşatan Yabancılar

Geçtiğimiz haftalarda Amerika’nın Pittsburgh şehrindeki en popüler Türk restoranı olan İstanbul Sofra’da Ishtar isimli müzik grubunu dinleme fırsatım oldu. Çaldıkları şarkıların kulağıma tanıdık gelmesi, İstanbul Sofra’nın bir Türk restoranı olması dolayısıyla pek de şaşırtıcı değildi. Asıl şaşırtıcı olan, bizim topraklarımızdan çıkan bu şarkıları çalan grubun tamamının Amerikalı müzisyenlerden oluşuyor olmasıydı.

Ishtar 2006 yılında Melissa Murphey tarafından kurulmuş bir müzik grubu. Melissa Murphey bir klarnet sanatçısı. Türk müziğini 2000 yılında oryantal dersleri aldığı sırada keşfetmiş. Özellikle dans dersleri sırasında dinlediği, klarnet ustası Barbaros Erköse’ye ait olan CD’deki eserler onu çok heyecanlandırmış ve kendisi de benzer ezgiler çalmaya karar vermiş. Birkaç yıllık bir çalışmanın ardından Anadolu’nun otantik tınılarına ilgi duyan müzisyen arkadaşlarını bir araya getirerek Ishtar’ı kurmuş. Murphey bu süreçte ayrıca birkaç kez Türkiye’ye gelerek Türk müzisyenlere de çeşitli mekanlarda klarnetiyle eşlik etmiş.

Bizden şarkıları çalmayı tercih etmelerinin en önemli sebebi olarak, batı müziğine kıyasla geleneksel Türk şarkılarının taksim (Türk müziğinde doğaçlama) vasıtasıyla müzisyene daha fazla özgürlük alanı tanıyor olmasını gösteriyor Murphey. Böylelikle bir müzisyen olarak kendini daha iyi ifade edebildiğini söylüyor.

Ishtar’ın müzikal tarzında rock müzik öğeleri de bulunuyor. Yani, geleneksel melodileri rock müzik ile birleştiriyorlar. Örneğin orkestra, batı müziği ile Türk müziğinin enstrümanlarının karışımından oluşuyor. Darbuka, klarnet ve tefe, elektrogitar, davul ve bas gitar eşlik ediyor. Bu anlamda kendilerine, hayran oldukları Moğollar, Barış Manço ve Erkin Koray’ı örnek aldıklarını söylüyorlar.

Grup sadece Pittsburgh’da değil, New York, Washington DC, New Orleans ve Nashville başta olmak üzere ABD’nin çeşitli şehirlerinde restoranlarda, barlarda, gece kulüplerinde, festivallerde çalıyor ve Anadolu’nun müziğini birçok milletten dinleyiciye tanıtıyor. Murphey, özellikle Amerikalıların bu şarkıları ilk duyduklarında geleneksel Türk şarkıları olduklarını anlamadıklarını, grubun kendi besteleri olduğunu zannettiklerini ve kendisinin bu şarkıların Türk müziğinin örnekleri olduğunu performans sırasında muhakkak vurguladığını söylüyor.

Murphey, söyleşimiz sırasında Türk müziğinin ne kadar zengin bir tarihi olduğunu defalarca vurguluyor ve Ishtar’ın bu müzikten örnekleri kitlelere duyurarak bir geleneği yaşatmaya katkıda bulunduğunu düşünüyor. Ne de doğru düşünüyor. Amerika’da bile bize ait bir geleneğin yaşatılması için çaba harcayan “yabancılar” varken, bizim kendi müzik geleneğimizi korumak için gerekli emeği harcayıp harcamadığımızı düşünmemiz ve tartışmamız gerekiyor.

Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page