top of page

Toplum Olarak 2015'te De Kültür Sanata Para Harcamadık

Türkiye'de yaşayan insanlar kültür sanata para harcamıyorlar. Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK'in bu ay açıklanan 2015 yılı verilerine göre, Türkiye'deki haneler geçtiğimiz yıl, aylık gelirlerinin ortalama %2,9'unu ‘eğlence ve kültür’ harcamalarına ayırmışlar. (2014’te bu oran %3 idi). Böylelikle eğlence ve kültür, eğitim ve sağlık hizmetlerinden sonra ailelerin gelirinden en az nasibini alan üçüncü alan olmuş oluyor. (Eğitim ve sağlığın - en azından bir kısmının - birçok aile için devlet tarafından ödenen hizmetler olduğunu düşünürsek, eğlence ve kültürün son sırada olduğunu da söyleyebiliriz). Türkiye geneli için ortalama %2,9 olan bu oran, Doğu'da ve Güneydoğu'da %1,9 düzeyine kadar düşerken, İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Eskişehir, Muğla gibi şehirlerde de aylık ortalama %3,5 seviyesini aşamamış durumda. Üstelik TÜİK'in sınıflama sistemine göre 'eğlence ve kültür' başlığı altında sadece kültür sanat ürün ve hizmetleri değil, şans oyunları, spor harcamaları ve tatil paketleri de yer alıyor! Yani aslında bu %2,9'un gerçekte çok daha azı kültür sanata harcanıyor.

Bu durumun bir sebebi, toplum genelinde gelir düzeyinin ay sonunu getirirken kültür sanatı düşünemeyecek kadar düşük oluşu elbette. Zaruri barınma, yeme içme gibi giderlerini zor karşılayan vatandaşın her ay sinemaya, tiyatroya, konsere düzenli olarak para harcaması beklenemez elbette. Ancak, gelir düzeyi yüksek olan gruplarda da kültür harcamalarının toplam harcamalar içindeki payı pek iç açıcı değil. Yalnızca en zengin %20’lik kesim ortalamanın üstünde bir oranı (%3,8) eğlence ve kültüre harcıyor. Toplumun geri kalan %80’i ise toplam harcamalarının %2,5’inden azını bu alana ayırıyor.

Demek ki tek sebep geçim sıkıntısı değil. Bizim toplumumuzun büyük bir bölümünde kültür sanat ürünlerini çoğunlukla televizyon (ve son yıllarda internet) üzerinden bedavaya tüketme alışkanlığı var. Zaten nadiren de olsa (paralı veya parasız olarak) dışarıda tüketilenler de, ana akım radyo ve televizyonlar tarafından parlatılan ‘light’ kültür sanat türlerinin yine bu radyo televizyonların yarattığı starlar tarafından icra edilen örnekleri çoğu zaman - bu da ayrı bir tartışma konusu.

Bir de kültür sanatın ev dışında da bedava olduğu durumların yaygın oluşu sorunu var. Özellikle belediyelerin tiyatro, konser gibi gösteri sanatlarının örneklerini ücretsiz sunması, kültür sektöründe ekonomik dengeleri bozan etkenlerden biri. Bu uygulamaların sonucunda toplumda sanatın değerine dair yanlış bir algı oluşmasının yanı sıra, sevdiği sanatçıları veya hoşuna giden etkinlikleri ücretsiz izleyebilen insanlarda bu ürünlere karşı bir doygunluk da oluşuyor ve bu izleyici bir daha çıkıp parasıyla kültürel etkinliklere katılmıyor.

Kültür sanat harcama oranlarının yükselmesi için tüm bu sorunlara ayrı ayrı çözümler üretmek gerekiyor. Kültür sanat ürünlerini tüketmek isteyip de maddi yoksunluktan dolayı tüketemeyen kişilere - özellikle gençlere - kolaylaştırıcı, hibe, indirim gibi mekanizmalar geliştirilmeli (var olanlar daha etkin ve yaygın hale getirilmeli) ve bu mekanizmaların verimli ve etkili uygulanması sağlanmalı. Bundan daha önemlisi, toplumda kültür sanatın ev dışında (ve popüler olmayan örnekleri de kapsayacak şekilde) tüketimini canlandıracak bir yaşam biçimi oluşmalı/oluşturulmalı. ‘Demesi kolay yapması zor’ bir öneri olduğunun farkındayım. Fakat bu gerekliliğin kavranması ve buna uygun eğitim ve kültür politikalarının benimsenmesi bu işin ilk adımı. Doğru politikalar geliştirilip uygulanmaya başlandıktan sonra uzun vadede de olsa toplumda karşılık bulacaktır.

Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page